Pir Abdülmecid Sivasi Hazretlerinin Kerametlerinden

Pir Abdülmecid Sivasi Hazretlerinin Kerametlerinden

Kerametlerinden biri şöyle nakledilir:

Muhammed Nazmi Hediyye’de Hulvi Mahmut Efendi’den şöyle bir nakilde bulunuyor:

“Koca Mustafa Paşa dergahında irşadla görevli şeyhim Necmeddin Hasan Efendi, ikinci defa hacca gittiklerinde sülukumuz üçüncü derecede idi. “HU” İsm-i şerifini sürerdim. Veda edeceği zaman bana; “Evladım, Hulvi Çelebi! Kamil-i mükemmil meşayih kardeşlerimizden kime kalbin meylederse ordan tekmil-i esma et.” dedi. O dönemde büyük meşayihten pek çok kimse vardı. Onların meclislerine ve sohbetlerine devam ettim. Ancak Sivasi Efendi hazretlerinden başkasına içimde rağbet ve muhabbet olmadı. Bilahare Sivasi Efendi’nin huzuruna varıp tekmil-i esma için izinli olduğumu ve kendisine biat etmek istediğimi arzettim. Sivasi Efendi hazretleri de; “Hulvi Efendi, siz alim, vaiz, nasih ve tarikat adabından haberdar birisiniz, Şeyhin Hasan Efendi kardeşimiz hayatta iken el üstüne el koymak, tarikat adabına aykırıdır. Madem onlar sülukunuzu tamamlamanızı vasiyyet etmişler, siz de bu konuda azmetmişsiniz, o zaman 150 kere “Ya Alim” ismiyle meşgyl olun ve sabah gelin ne zuhur ederse onunla amil oluruz.” dediler. Ertesi sabah gittiğimde; “Hulvi Efendi ne hediyeniz var?” diyerek rüyamı sordular. Ben de; “Biri erkek, biri kız iki evladım olmuş, huzurunuza getirdim, dilinizi pustan misali ağızlarına verdiniz.” dedim. Buyurdular ki; “Bizim vesilemizle size manevi fetih var. Zira evlad kalptir. Lisanımızdan istifade etmeleri tebdil-i esmaya işarettir. Bazı meşayih, bu şekilde rüya ile tebdil-i esma ederler. Mesela, üçüncü ismin tebdili olan, Tevhid kelimesinin fena-i surisi ve İsm-i Celal’in fena-i manevisi ve hüviyet sırrı ortaya çıkmadıkça, dördüncü ismi telkin etmezler. Amma sizi mahrum etmeyelim.” deyip, dördüncü ismi telkin ederek, buyurdular ki; “Zikirle meşgul olduğunda Şeyhine teveccüh et.” bu minval üzere meşgul olup, 1610 senesi rebiülevvel ayının 15. gecesi rüya tabiri için huzurlarına varıp, terkibimi naklettiğimde, 5. ve 6. esmayı birlikte telkin edip buyurdular ki; “Şimdiden sonra zikirle meşgul olurken bana müteveccih ol.” taaccüp ettim ki, bize her zaman; “Şeyhine müteveccih ol.” derken, şimdi neden “Bize müteveccih ol.” dedi? Hikmetini hicabımından soramadım. Fakat kalbimden acaba Şeyhim ebedi aleme mi göçtü diye düşünmeye başladım. Nihayet, Şeyhime refakat eden derviş kardeşlerim 6 ay sonra gelip, kendisinin 1610 senesi rebiülevvel ayının 12. günü hacc’da ebedi aleme göçtüğünü haber verdiler. Hazreti Sivasi Efendi’nin huzuruna varıp; “Sultanım bu ne büyük keramettir?” dedim. Hazreti Sivasi Efendi ise; “Hulvi Efendi, keramet-i suri’ye itibar yoktur. Keramet dedikleri, manevi kudret ve keramettir.” buyurdular.

Nişanca Mh. Eyüp Nişanca Cd. No: 7Eyüp Sultan / İstanbul